“Aynalar” sergisindeki eserlerinizin tamamı kadın figürlerinden oluşuyor. Bu çalışmalarla izleyiciye aktarmak istediğiniz mesaj nedir?
Dünyada, ülkede, toplumda olan bitenler mutlaka çizeceklerimi, göstermek istediklerimi etkiliyor. Bu etkileri resimlediğim kadınlarda ortaya çıkarıyorum, sanki tüm bu olanlarla savaşacak karakterler yarattığımı hayal ediyorum. Her biri bir meseleyle baş eden, buna cüret eden kadınlar. Yola çıkan, geceye, renklere, serüvene karışan, özgür iradesini, yalnızlığını, hayallerini sahiplenen, kendine ait bir dünyanın peşini süren kadınlar.
İllüstrasyon dışında Edebiyat ve Felsefe alanlarında oldukça aktifsiniz. Bize biraz o Vuslat’ı anlatır mısınız?
İllüstrasyon, edebiyat, felsefe, tüm bu alanlarda hep aynı Vuslat var aslında. Hepsinde aynı sona varmaya çalıştığım için disiplinler, türler değişebilir ama ben değişmiyorum. Roman ya da öykü yazarken de aynı Vuslat’ım, çizim yaparken, felsefi sorgulamaların içindeyken de aynı Vuslat’ım. Kendimi bir bütün olarak ve tüm silahlarımla inşa etmenin ve var kılmanın peşindeyim. Yazmak, çizmek ya da akıl yürütmek benim bölündüğüm alanlar değil, tam tersine gitmeye çalıştığım yer için kullandığım kuvvetlerim.
Firma merkezimizde gerçekleştirilen “Aynalar” sergisi sizin için nasıl bir deneyim oldu? Kısaca fikirlerinizi almak isteriz.
Eserlerim daha önce İstanbul’un Galata, Kabataş, Gümüşsuyu semtlerindeki galerilerde, Urla’da bir galeride, İzmir’de harika bir kitabevinde sergilendi. Galeri ziyaretçileri çoğunlukla resimle buluşmaya alışkın insanlardır ve içeride de genellikle galerilerin o soğuk “raf” duygusu hissedilir. Tunaylar Genel Merkez’de eserlerimin sergilenmesi bana başkaca, daha sıcak bir his yaşattı. Eserlerim kendi evimden çıkıp başka bir eve gitti gibi hissediyorum. Çalışanların bir anda, dolaysızca resimlerimle karşılacak olması fikri çok hoşuma gidiyor. Bahsettiğim sebeplerle birlikte bu türlü bir karşılaşmayı daha hakiki, daha özel buluyorum. Resimlerin galerilerden taşıp başka yerlerde de sergilenmesini önemsiyorum. Resim tam da hayatımızın orta yerinde olmalı. Her sabah gözlerimizi açıyoruz ve bir şeyler görüyoruz, görmeye devam ediyoruz, görmek sonsuz bir iş gibi. Öyleyse neden güzel şeylere bakmayalım? İşte bu yüzden resimlerin olabilecek her yerde olması gerektiğini düşünüyorum. Tunaylar bana bu deneyimi yaşattı, mutluyum.
İllüstrasyonlarınızı yaparken nasıl bir çalışma tekniği uyguluyorsunuz, kısaca bahseder misiniz?
O anki enerjim ve hissettiklerimle çalışıyorum aslında. Bu bazen sıkışmışlık duygusu, bir uçurumdan atlama isteği, bazen sıkı, yüksek bir sıçrayış arzusu. Bu duyguları ve halleri gösterebilecek renkler, çizgiler, sahneler hepsi birlikte geliyor gözümün önüne. Bunun için ayrıca bir çalışma yaptığım söylenemez. Fikir ortaya çıkarken bir yandan da tüm bunları doğurarak geliyor. Çalışma tekniğimi belki de biraz da olanları görmek, kendimi dinlemek ve düşüncelerimin ortaya çıkmasına izin vermek olarak tanımlayabilirim.
Comments